• Dolar
    0.000
  • Euro
    0.000
  • Ç.Altın
    0.000
  • Altın
    0.000

°

Köşe Yazarı

Murat Tekin

  •  07 Mart 2022
  • OLİGARŞİ SADECE BÜROKRASİ DE Mİ?


    OLİGARŞİ SADECE BÜROKRASİ DE Mİ?

    Selâmün Aleyküm.

    Türk Dil Kurumu (TDK) Oligarşi sözcüğünü, “Siyasal gücün birkaç kişilik bir grubun elinde toplandığı yönetim, aristokrasinin daralmış biçimi, takım erki” şeklinde, Aristokrasi sözcüğünü ise “Ekonomik, toplumsal ve siyasi gücün soylular sınıfının elinde bulunduğu yönetim biçimi” olarak tarif etmektedir.

    Aristoteles veya kısaca Aristo (MÖ: 384-322) Oligarşiyi, “iyi insanların halk yararına yönettiği değil, kötü insanların bencil amaçlar için insanlara tahakküm kurduğu bir yönetim sistemi” olarak tanımlamaktadır.

    Oligarşi sözcüğü unuttuğumuz, gündelik hayatta kullanmadığımız bir kelime idi. Tâ ki 7 Haziran 2003 tarihinde İstanbul Bayrampaşa'da Fransız menşeli bir mağazanın açılışına katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bu ülkede bürokratik oligarşi var ve bu siyaseti bile parmağının ucunda döndürüp duruyor” diyene kadar. 17 Mayıs 2018 tarihinde İngiltere ziyaretinden ülkeye dönerken basın mensuplarıyla uçakta sohbet eden Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Halihazırdaki sistemde, bürokratik oligarşinin tümüyle yenildiğini söyleyemeyiz; zira bürokratik oligarşi egemenliğini sürdürüyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en önemli getirilerinden birisi, bürokratik oligarşinin egemenliğinin son bulması olacaktır” diyerek, bürokratik oligarşinin devam etmesinden serzenişte bulunmaya devam etti.

    Yaklaşık 16 yıl boyunca kesintisiz tek başına iktidar olan, halkın oylarıyla seçilen Cumhurbaşkanının şikayetine bile konu olabiliyordu bürokratik oligarşi. Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Kasım 2017 tarihinde yapılan Ak Parti TBMM grup toplantısında, “Biz yıllarca bürokratik oligarşiyle mücadele ettik, ama şimdi şahsım üzerinden yeni bir bürokratik oligarşi inşaa etmeye çalışmaları (bu çalışmaları kimin/kimlerin yaptığıyla ilgili bir bilgi verilmedi), asla kabul edilebilir bir durum değildir” dediği halde, 16 yıllık iktidarları süresince karar mekanizmasında görevli tüm bürokratları değiştirdikleri halde “Bürokratik Oligarşi” neden tekrar gündeme gelmişti?

    Aslında realite şuydu: Bürokrat ekibinin çoğu değişmesine rağmen bürokratik oligarşi sistemi değiş(tirile)memişti. Birçok bürokratın çalışma hayatının büyük bir bölümü bir üst makama gelmek için makama gelenlerin de geri kalan çalışma hayatları o makamda kalmak için geçer. Bürokratik Oligarşi; o makamda kalabilmek için ilkelerinden, prensiplerinden vazgeçen, kişiliğinin zedelemesine rağmen o koltukta kalabilmek için her yolu deneyen, yönetimde risk almayan, yenilikten hoşlanmayan, düzenin değişmesini istemeyen, genellikle güç dengesine oynayarak kim güçlüyse ondan yana olan, güçlüye sadakatle bağlanarak itaat eden, sorgulama melekesini yitiren bürokratların oluşturduğu sistemin adıdır.

    İşte Ak Parti iktidarı bu sistemi değiştiremedi ya da değiştirmeyerek kendi bürokratik oligarşi sistemini mi kurdu?

    Oligarşik Sistem sadece bürokraside mi var? Oligarşinin sözlük anlamını özelden genele yayarsak siyasi partilerden derneklere, sendikalardan vakıflara, spor kulüplerinden (profesyonel) apartman yöneticiliğine kadar tüm yapılara/oluşumlara baktığımızda ne genel başkanlar ne genel başkan yardımcıları ne de yönetim kurulu üyeleri bu görevlerini rızalarıyla bırakmak istiyorlar. Güya 1, 3 veya 4 yılda bir kanunun emredici hükmünü yerine getirerek genel kurul yaparlar, bu genel kurullarda ne hikmetse %99 tek liste olur ve bu liste genel kurul delegelerinin ekseri çoğunluğuyla(!) kabul edilir. Tek listenin haricinde aday olmak isteyen veya isteyenler hainlikle, ihanetle suçlanarak haklarında adeta linç kampanyası yürütülür.

    Görevleri devam eden genel başkanlar, genel başkan yardımcıları veya yönetim kurulu üyeleri eleştirilemezler, eleştirilmelerine müsaade bile edilmez. Gözünü karartıp “ya herro ya merro” diyenler de temel ilkelere veya tüzüğe aykırı hareketten üyelikten ihraç bile edilirler. Tüm bunların hepsi de demokrasinin gereği olarak yapılır. Hatta yasaya aykırı hüküm içeren Tüzük Değişikliğini divan başkanı “ileri demokrasi” olarak bile tarif eder.

    1979 yılından bu yana profesyonel sendikacı, 1984 yılından bu yana da sendika genel başkanlığı yapan sendikacının, 1997 yılından bu yana siyasi parti genel başkanlığı yapan siyasetçinin olduğu ülkemizde oligarşik düzenin sadece bürokrasi de olduğunu söylemek ne kadar adil olur?

    Ülkemizde hiç kimse sahibi olduğu makamı terk etmek istemiyor. Hiç kimse bulunduğu makamın hakkını yerine getirip getirmediğini sorgulamıyor. Hiç kimse makama liyakat ve ehliyet sahibi olarak gelip gelmediğini sorgulamıyor. Hiç kimse aldığı ücretin helal olup olmadığını sorgulamıyor. (“Hiç kimse” derken herkesi dâhil etmiyorum, elbette istisna olanlar var.)

    Batı toplumlarıyla doğu toplumlarının arasındaki farklardan biri de batıda hiç kimse (hangi makamda veya görevde bulunursa bulunsun) kendisinin asla vazgeçilmez olduğunu düşünmüyor. Zamanı dolunca veya zamanı gelince Tarkan’ın da şarkısında söylediği gibi “pılımı pırtımı toplar giderim” diyor ve giderken de arkasına dönüp bakmıyor bile.

    “Mezarlıklar kendisinin vazgeçilmez olduğuna inananlarla dolu” sözünü çokça söyleriz ama nedense hiç ibret almayız.

    Velhasılıkelam; oligarşi maalesef sadece bürokrasiye değil siyasi partilerden stk’lara kadar tüm her yere sirayet etmiş durumda.

    Selam ve dua ile...

    Yazar Yorumları

    Yorum Yaz

    31900

    Hakkımızda

    bayrakgazetesi.com.tr 'de ülke'ye dair önemli haberleri, Son dakika haberlerini ve ülke ile ilgili gelişmeleri, hava durumu ve namaz vakitlerini bulabilirsiniz.

    Uygulamamız

    Üyeliklerimiz

    İha üyesidir

    İletişim

    #

    #

    #

    #