Yılmazer’in 1999 Post Modem Seçimin Sonucu

Uzun zamandır ara verdiğim köşe yazılarıma bugünden itibaren merhaba diyelim.

Siyasetin hareketlendiği bu günlerde zamam zaman sosyal medyada ismimiz bir şekilde gündeme geliyor.42 yıllık gazetecilik yaşamımda gördüğüm bildiğim, ve duyduğum ne varsa yazmaktan imtina etmedim.42 yıllık gazetecilik hayatımda çok nadir yazmadığım özel hususlar olmuştur. Yazmamamın  sebebi bil ve unut denildiği içindir.

Yıl 1999 Bayrak Gazetesinin İmtiyaz sahipliğini yapıyordum. Aşırı muhalif bir gazetecilik örneği sergiliyordum. Gördüğüm, bildiğim ve duyduğum her şeyi yazmaktan bir adım geri durmuyordum. Abiyene tabir kalemimden adeta kan damlıyordu.28 Şubat gölgesinde yapılan bir seçimdi. Bir nevi askeri vefiyatın hakim olduğu bir dönemdi.

28 Şubat 1997 Refah Yol Hükümetinin devrilmesiyle adeta Post modem bir darbe olarak adlandırılıyordu. Post modem darbe ışığında 18 Nisan 1999  yerel seçimleri bir nevi dağıtılan Refah yol hükümetinin rövanşı gibiydi. Seçimi kıl payı MHP adayı Mustafa Pekdoğan kazanmıştı.

Gazetecilikte bazı kurallar vardır. Size bir şey söylenip bur da kalsın deniliyorsa duyduğunu unutacaksın. Bende o zaman duyduğumu unutmuştum. Bilgi kaynağıma güven vermek için. Aklınıza şu gelebilir bilgi kaynağına ihanet ediyorsun, ama olayın üzerinden çeyrek asır zaman geçti. Olan oldu biten bitti.

1999 seçimlerini favorisi Refah partili aday Murat Yılmazer idi ,şehirde seçimi kazandı olgusu tamamen yerlermiş ve prosedür yerine getirilsin diye 18 Nisan da insanlar sandık başına gidecekler idi.

 Rahmetli Murat Yılmazer ( Abi) yle adeta etle tırnak gibi dosttuk. O seçimler de de Murat abiye çalışıyordum. Aynı zamanda gazeteciliği de korkusuz pervasız bir şekilde yapıyor idim.

Geçtiğimiz günlerde Murat   Yılmazerin oğlu Av Mehmet Yılmazer Ak Partiden aday adayı olurken sosyal medyadan birşeyleri kaleme almış. Neden aday olduğunu açıkladı. Yayınladığı yazının içinde benim adımıda geçirerek 1999 seçimlerine afken babasının  elinden seçimin nasıl alındığın da yazmış. Yazarken Mustafa Sadıç daha iyi bilir ,babamın kazandığı seçimi nasıl elinden alındığını diye bir cümle kurmuş. Bir meslektaşımda Yılmazer hakkında köşe yazarken kenarından oda dokunmuş. Bunlar yetmiyor gibi üç gün önce ‘’Mustafa Sadıç ‘a çağrımdır. Dönemin Valisi ile yaptığı görüşmeyi kamuoyu ile paylaşma zamanı gelmedi mi hala’’ gönderme yaparak sizden haseten ricamdır,konuyu kamuoyu ile paylaşmanızdır ifadeleri bana  artık doğru olanı kamuoyu ile paylaşmak düşer.

Zamanın Valisi Nisan aylarının başları idi beni makamına çağırarak ‘’ Murat beyi sevdiğini desteklediğini biliyorum, ama ne var ki başkanlığı kazanamayacak. Ona söyle fazla masraf yapıp uykusuz geceler geçirmesin, kendini fazla yıpratmasın o makama Murat abiniz oturamayacak.’’ demişti.

Bunu bana zamanın Valisi Murat beye iletilmek üzere söylediğini biliyordu. Bir kaç gün sonra konuyu Murat Yılmazer’e ilettim. Bana çok enteresan bir cevap vermişti Murat abi ‘’Biz seçimi kazanalım da onlar nasıl vermiyormuş görürürüz. ’’ Diyerek gönlümüze su serpti.

18 Nisan Pazar akşamı 300 küsur oyla seçim kaybedilmişti. Seçim açıklanmadan Murat Yılmazer taraftarları adeta düğün bayram yapıyorlardı, seçimin zafer noktalandığını ilan ediyorlardı. Gecenin ilerleyen saatlerinde gayri resmi seçim açıklanırken Yılmazer taraftarları adeta soğuk duş etkisi ile bir anda sessizliğe büründüler.

O an zamanın Valisinin söylediği sözler bir anda kulaklarımda çınladı.

Hak edilen değil verilen sonuç geçerliydi.

Ve seçim böylelikle kaybedilmiş oldu.

Post modem darbenin gölgesinde .

Ben yaşadığım, gördüğüm ve bildiğimi bugün yazmanın huzurunu yaşıyorum.

Hak edilenin elden nasıl gittiğini gördüm.

Saygılarımla