Uzun aradan sonra tekrar MERHABA.
Ataların bir sözü varya “kurt bulanık havayı sever” evet gazetecinin de toplumu aydınlatma görevi vardır. Bundan böyle “karanlıkları aydınlatmaya” devam edeceğiz.
Ufukta iki seçim görünüyor. Bu seçimde de topluma sağlıklı bilgiler aktarma görevi gazetecilerdedir. Gazetecilik hayatım boyunca hep uç haberler yaptım. Yazılmayanı yazdım, konuşulmayanları kaleme aldım. Kimseye kinim yok. Olmadı da. Ama toplumu aydınlatmak asli vazifem olduğuna inandığım için araştırarak, soruşturarak, belgeye dayandırarak, iftiradan uzak yazılar yazdım.
Makam sahiplerinin gözünde hep tukakaydık. Makam sahiplerinin tukaka demeleri bizim doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyordu. 43 yıllık gazetecilik hayatında çok ilkler yaşadım. Zaman zaman kavga ettik, zaman zaman güldük eğlendik, zaman zaman toplumun dertleriyle haşrolduk, düğünde olduk, cenazede olduk, iyi günde olduk, kötü günde olduk. Sevinenle sevindik, ağlayanla ağladık. Aslında çok da ağladığımız olmamıştır, ama şehit cenazeleri bizleri hep ağlattı. Vatan için can veren ana kuzuları için. Davul zurnayla da güldük ve eğlendik. Gazetecilik mesleğinin doğası bu.
Kimine göre uzun vade, bana göre de kısa bir vadede Kırıkkale’nin makus kaderi yıkılacak. Neyle mi? Bakın bu zamana kadar kaleme alınmamış birileri anlattığı için yazılan iki gerçeği yazacağım. Kırıkkale’nin kaderini değiştirecek olan her iki hizmetlerin temelleri atıldı. Sessiz ve sakin bir şekilde. Çak şatafatlı olmasını beklerdik, ama stratejik önemi olan bu yatırımlar sessiz sedasız yapılması gerekiyordu ve yapılmaya başladı.
Biri Karacalı ve Ulaş köyü arasında bulunan 15 bin dönüm arazi Jandarma Genel Komutanlığına tahsis edildi. İhalesi yapıldı. Şu anda şantiyeler kuruluyor. Baharla birlikte kepçeler kamyonlar çalışmaya başlayacak. Temeller kazılacak, binalar yavaş yavaş yükselmeye başlayacak. Takriben 400 milyon liralık bir yatırım. Jandarma komutanlığının lojistik ve uzman kişileri yetiştirilecek okullar inşa edilmeye başlayacak. 2022 yılı sonunda binaları görmeye başlayacağız. Bir rivayete göre 3 bin personelin çalışacağı bu alanda 10 bine yakın asker eğitim görecek. Bunun Kırıkkale’ye katma değerini bugünden hesaplamak neredeyse imkansız. Yiğidi öldür hakkını yeme derler ya, belediye başkanı Mehmet Saygılı iki yıl önce seçim esnasında bunu açıkladığında millet gülüyordu adeta. Birilerinin güldüğü bugün hayata geçiyor. Kırıkkale açısından bulunmadık bir nimet. Akıllara durgun bir hizmet. Kişileri eleştirebiliriz, partisini de eleştirebiliriz, biz insanız ve faniyiz, nefeslerimiz sayılı, bir gün bu dünyadan babalarımızın, dedelerimiz göçtüğü gibi biz de göçüp gideceğiz. Göçüp giderken ortaya koyduğumuz eserleri alıp götürme şansımız maalesef olmayacak. Son nefesimizi verdiğimizde Rabbim nasip ederse kara toprağın altına üç beş kişinin omuzlarında gideceğiz. Ama eserleri bırakıp gideceğiz.
Kırıkkale’ye ikinci büyük yatırım ise Roketsan tarafından yapımına başlandı. Denek dağının eteklerine. Yaklaşık 25 bin dönüm bir arazi üzerine. O arazide yetişkin ağaçlar olmasına rağmen belli bir kısmı da kesileceğine rağmen bu yatırım da hem savunma sanayinin, hem ülkemizin bel kemiği olacak. Bu şehrinde ikinci kurtuluş noktası olacak. Yine bu hizmetin Kırıkkale’ye kazandırılmasında milletvekili Ramazan Can, giden valimiz Yunus Sezer ve Belediye başkanı Mehmet Saygılı’nın emeklerini inkar etmek insanlığımızı inkar etmeye benzer. Roketsan’ın da kazıları başladı. İhalesi yapıldı. Büyük bir yatırım. Her iki yatırımın nimetlerini üç yıl içerisinde tam manasıyla bu şehrin insanları yemeye başlayacak.
Bu hizmetlere emek veren insanlar da bir gün bu dünyadan göçüp gidecek. Bu eserleri o insanlar da alıp götüremeyecek. Bu eserler bu şehre ve insanlarına kalacak. Hizmeti geçenlerden Allah razı olsun. Minnettarız.
SENİ BEN BİLE KURTARAMAM DAĞDELEN başlıklı yazımı herkes hatırlar. Çok yankı yapmıştı. Zamanın il başkanı Nuh Dağdelen için yazmıştım bu yazımı. Görevden alınmadan bir yıl önce. İddialı bir yazıydı. İddiamın sonuna kadar arkasında durdum. Çünkü bildiğim emin kaynaklarımdan aldığım bilgiye göre görevden alındığını net bir şekilde öğrenmiştim. O yazıyı onun için yazmıştım. Tabi pandemi devreye girince görevden alınma işi biraz uzadı. Uzadı uzamasına da ben iddiamı devam ettirdim. Devam ettirirken Ak Parti il yöneticileri tarafından birçok hakarete maruz kaldım. Allah bana da bir sabır verdi, o hakaret edenlere karşılık vermedim. Sabrettim ve sonunda savcılığa suç duyurusunda bulundum. Sürüncemeli de olsa dava açıldı ve Türk adaletinin tecellisine şahit oldum. Beş yöneticiye altı ayla üç yıl arasında değişen cezalar verildi ve mahkum oldular. İddiamda haklı çıktığımı hem Nuh Dağdelen’in görevden alınması ortaya koyarken o yazıdan dolayı hakaret edenleri de adalet karşısında aldıkları ceza yazımın ne kadar doğru olduğunu gösterdi. Siyaset kişiler için değil toplum için yapılırsa faydalıdır. O gün il başkanına şirinlik yapanlar sicillerine işlenen cezalarla kişisel siyasetin ne kadar yersiz olduğunu gösterdi. Yukarıda da söylemiştim ya biz insanlar faniyiz. Bugün var, yarın yokuz. Önemli olan hoş seda bırakmaktır.
Siyaset uğruna topluma hizmet etmeyi bir kenara bırakıp makamlara biat etmenin ödülü bozulan sicillerdir. Halbuki makamlar bugün var yarın yok. Kişiye değil topluma hizmet etmek bir hoş seda bırakmaktır. Kişiye hizmet ise bugün olmazsa yarın “tüh vah” kelimelerinin söylenmesine vesile oluyor. Dün gözünüzde büyüttüğünüz o makamda oturanlar hiç inmeyecek gibi kırıp dökerken bir de bakmışın ki o koltuk altlarından kaymış ve gitmiş. O kırıp döktüklerinizden helalleşebilecek misiniz? O makama şirin görünmek için kırıp döktüğünüz insanlarla yüz yüze geldiğinizde tüh diyorsunuz değil mi? Yani hak eden hak edildiği gibi yönetilir, hak eden hak ettiği gibi hak ettiği yerde olur.
Saygılarımla.
Afrikalı gönül elçilerinden Yahşihan’a ziyaret
bayrakgazetesi.com.tr 'de ülke'ye dair önemli haberleri, Son dakika haberlerini ve ülke ile ilgili gelişmeleri, hava durumu ve namaz vakitlerini bulabilirsiniz.
#
#
#
#